Subap Kadehi Nedir? Felsefi Bir Yaklaşım Filozof Bakışıyla: Subap Kadehine Dair Bir Sorun Felsefi düşüncenin derinliklerine daldığımızda, her nesne, her araç, bir anlam taşıyabilir. Her biri, varlığımızı anlamamıza yardımcı olabilecek birer sembol, birer felsefi sorgulama alanıdır. “Subap kadehi” dediğimizde de, ilk bakışta sıradan bir endüstriyel araç gibi görünse de, felsefi bakış açısına göre, insanın hayatla kurduğu ilişkiyi, toplumsal yapıyı ve hatta insanın varoluşsal durumunu sorgulayan bir öğe olabilir. Bu yazı, subap kadehini sadece bir işlevsel araç olarak ele almayacak, aynı zamanda ontolojik, epistemolojik ve etik boyutlarıyla da inceleyecektir. Peki, bir subap kadehi, yalnızca işlevini yerine getiren bir nesne midir, yoksa…
Yorum BırakRotalar ve Hikâyeler Yazılar
“Kayda Değer Olmamak” Ne Demektir? Kayda değer olmamak ifadesi, Türkçede genellikle bir şeyin önemli ya da dikkate değer olmadığı, “özel bir nitelik taşımadığı” anlamında kullanılır. “Kayda değer” sözü, sözlük anlamıyla “önemli, dikkati çeken” demektir. ([Nedir Ne Demek][1]) Bu bağlamda “kayda değer olmamak”, “örnek alınacak, göze çarpan ya da kayda geçecek özellik taşımayan” demektir. ([Tureng][2]) Aşağıda bu kavramın tarihsel kökü, kullanımında görülen değişimler ve günümüzdeki akademik tartışmaları ele alacağız. Hangi köklerden geliyor? Türkçede “kayda değer” ifadesi, “kayıt/nota geçecek, önemli sayılacak” anlamını içerir: bir şey “kayda geçecek kadar” dikkat çekmek, anlam taşımak demektir. Böylece “kayda değer olmamak”, tam tersine “kayıt veya dikkat gerektirecek özellik taşımamak” demektir. Bu kullanımı sözlüklerde “önemli değil,…
10 YorumHiç Göz Kırpmazsak Ne Olur? Öğrenmenin Dönüştürücü Gücü ve İletişimin Rolü Eğitim, yalnızca bilgiyi aktarmaktan çok daha fazlasıdır. Gerçek öğrenme, insanların düşünme biçimlerini, duygusal tepkilerini ve toplumsal bağlarını dönüştürme gücüne sahiptir. Bir eğitimci olarak, her öğrencinin kendini en iyi şekilde ifade edebilmesi, yalnızca kitaplardan öğrendiklerine değil, aynı zamanda beden diline, davranışlarına ve en ince iletişim işaretlerine de bağlıdır. Bu yazıda, beden dilinin en temel unsurlarından biri olan göz kırpma hareketinin, sosyal etkileşimlerimizdeki rolünü tartışacağız. Peki, hiç göz kırpmazsak ne olur? Göz kırpmamak, iletişimi nasıl etkiler? Toplumsal ve pedagojik açılardan bu davranışın yokluğunun anlamı nedir? Göz Kırpmanın Toplumsal ve Bireysel Etkileri…
20 YorumTuval İçin Hangi Fırça Kullanılır? Bilimsel Bir Bakış Açısı Sanat, insanın duygularını ve düşüncelerini en yaratıcı yollarla ifade etmesidir. Fırçalar ise bu ifadenin temel araçlarından biridir. Peki, tuval için hangi fırça en iyisidir? Herkesin farklı bir tercihi olsa da, bilimsel bir bakış açısıyla fırçaların nasıl çalıştığını anlamak, doğru fırça seçimini yaparken yardımcı olabilir. Fırçaların tuval üzerindeki etkileri, kullanılan malzeme türleri ve fırça şekilleri hakkında yapılan araştırmalar, sanatçılara sadece estetik değil, aynı zamanda pratik bir rehber sunuyor. Fırça Tipleri ve Bilimsel Temelleri Fırçaların, şekilleri ve kılları kadar, yapılan işin verimliliği için hangi malzemeden yapıldıkları da oldukça önemlidir. Genelde fırçalar doğal kıl…
8 YorumKatip Kime Denir? Kalemin Gücünden Küresel Bir Yolculuk Bazı kelimeler vardır ki, yüzeyde sıradan görünür ama derinlere indikçe insanlık tarihinin, kültürlerin ve toplumların nasıl şekillendiğini bize fısıldar. “Katip” de tam olarak böyle bir kelime. Kimi zaman bir devlet memurunu, kimi zaman bir bilgeyi, kimi zaman da bir hikâye anlatıcısını ifade eder. Gelin birlikte “katip” kelimesinin anlam yolculuğuna çıkalım ve bu kadim unvanın hem yerel hem de küresel dünyadaki yansımalarına göz atalım. Katip Ne Demek? TDK’ya Göre Temel Tanım Türk Dil Kurumu’na (TDK) göre “katip”, Arapça kökenli bir kelimedir ve en temel anlamıyla “yazıcı, yazman, resmi evrakları düzenleyen görevli” demektir. Tarih…
Yorum BırakKatalitik Konvertör Ömrü Ne Kadardır? Uzun Ömürlü Bir Parçanın Kısa Hikâyesi Kışın sisli bir sabahında kontağı çevirdiğinizde motorun pürüzsüz sesi kulağınıza güven verir. O anda aklınızdan geçmeyen bir kahraman vardır: katalitik konvertör. Egzozdan çıkan zararlı gazları zararsız hâle dönüştürür, sessizce çalışır ve ancak arıza ışığı yandığında adını hatırlarız. “Peki bu parça gerçekten ne kadar dayanır, ne zaman ‘ben artık gidiyorum’ der?” Gelin, samimi bir sohbet tadında hem geçmişe uzanalım hem bugünü konuşalım hem de geleceğe göz kırpalım. Özet: Sağlıklı bir motorda, doğru yakıtla ve düzenli bakımla bir katalitik konvertör pratikte aracın “ömür boyu” parçası olabilir; tipik olarak 100.000–200.000 km aralığı…
Yorum BırakNot: Cinsiyetlere özgü nitelikler atfetmek uygun olmadığı için “farklı bakış açılarını” toplumsal rollerle ilişkilendirmeden; teknik/stratejik ve insan/toplumsal etkiler eksenlerinde, kapsayıcı bir dille ele alıyorum. Karbür Organik mi? Sınırları Zorlayan Bir Gelecek Sohbeti Merak eden bir zihinle yazıyorum: “Karbür organik mi?” sorusu, yalnızca bir tanım meselesi değil; geleceğin malzeme dünyasını, enerjiyi, üretimi ve toplumsal etkileri birlikte düşünmek için nefis bir başlangıç. Gelin, hem atom düzeyinde netleşelim hem de ufkumuzu açacak olasılıkları konuşalım—sanki bir grup arkadaşla beyaz tahtanın etrafında beyin fırtınası yapıyormuşuz gibi. Kısa cevap: Genel olarak hayır. Karbürler (ör. SiC, WC, B4C) çoğunlukla inorganik bileşiklerdir. “Organik” kimya tipik olarak C–H bağlarına…
8 YorumMin Haysü Hüve Hüve Ne Demek? Edebiyat Perspektifinden Bir İnceleme Kelimenin Gücü ve Anlatının Dönüştürücü Etkisi: Edebiyat, insan ruhunun derinliklerine dokunan, duygularımızı, düşüncelerimizi ve kimliklerimizi şekillendiren güçlü bir araçtır. Kelimeler, yalnızca iletişim için kullanılan basit araçlar değildir; aynı zamanda kimlik inşasının, kültürel kodların ve toplumsal normların taşıyıcılarıdır. Bir kelime, bir cümle ya da bir ifade, tüm bir dünyayı içerebilir. Bu yazıda ele alacağımız “Min haysü hüve hüve” ifadesi, kelimenin gücünü ve dilin dönüştürücü etkisini derinlemesine irdelemek adına, edebiyatçı bir bakış açısıyla çözümlenecektir. Min Haysü Hüve Hüve: Anlam ve Derinlik Min haysü hüve hüve, kökeni Arapçaya dayanan bir ifadedir. Türkçeye geçmiş…
8 YorumKeklik Gibi Türküsü Hangi Bölgeye Aittir? Veriler, Hikâyeler ve Farklı Bakışlar Her yeni türkü keşfimde aynı heyecan: “Bu ezginin kökü nereye uzanıyor?” Bugün birlikte, gönüllere kazınan “Keklik Gibi (Keklik Gibi Kanadımı Süzmedim)” türküsünün izini süreceğiz. Ben farklı açılardan bakmayı seven bir meraklıyım; siz de fikirlerinizi paylaşın ki bu yolculuk sohbet tadında çoğalsın. “Keklik Gibi”: Yöre Atfı ve Resmî Kayıtlar Önce veri tarafı: Türkünün TRT repertuvarındaki künyesi, eserin Erzincan yöresine ait olduğunu yazar. Derleyen ve notaya alan isim Muzaffer Sarısözen, kaynak kişi ise Salih (Sâlih) Dündar olarak geçer; TRT arşiv numarası 1162. Bu bilgiler, türkü siteleri ve ansiklopedik kaynaklarda tutarlı biçimde…
6 YorumKüylemek Ne Demek? Antropolojik Bir Bakış Her kültür, kendine özgü dilsel ifadelerle şekillenir ve bu ifadeler, o toplumun değerlerini, normlarını ve toplumsal yapısını yansıtır. Bir antropolog olarak, kültürlerin çeşitliliğini ve dilin insan ilişkileri üzerindeki etkilerini derinlemesine incelemek her zaman ilgimi çekmiştir. Bugün, yerel bir kelime olan “küylemek” üzerinden, dilin, ritüellerin ve toplumsal yapının nasıl birbirini şekillendirdiğini keşfedeceğiz. Küylemek, Türkçe’de az kullanılan ancak anlam derinliği taşıyan bir kelime olarak, toplumsal ilişkilerin ve kimliklerin incelenmesinde ilginç bir örnek teşkil eder. Küylemek: Dil ve Toplumsal Yapı “Küylemek”, Türkçede genellikle küçükbaş hayvanları, özellikle koyun ve keçileri, otlatmak, yemlemek veya onlarla ilgilenmek anlamında kullanılır. Ancak…
Yorum Bırak