Sert Ünlüler Nelerdir? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Perspektifinden Bir Bakış
İstanbul’da yaşayan, 29 yaşında bir sivil toplum çalışanı olarak, sokakta, toplu taşımada ya da işyerinde gördüğüm her şeyin bir anlam taşıdığına inanırım. Her gün karşılaştığımız insanlar, onların davranışları, toplumsal normlara nasıl uydukları ya da uymadıkları, bana toplumun genel yapısını ve adaletsizlikleri gösterir. Bugün, popüler kültürün önemli bir parçası olan sert ünlüler konusuna, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet açısından bakacağız. Sert ünlüler nelerdir? Bu sorunun cevabını verirken, aslında toplumsal yapıyı nasıl şekillendirdiğimizi ve bu ünlülerin bu yapıya nasıl etki ettiğini sorgulamamız gerekiyor.
Sert Ünlüler: Güçlü ve Sert Kimlikler
Sert ünlüler, toplumsal normlara ve beklentilere karşı çıkan, bazen tavırlarıyla ya da söyledikleriyle farklılaşan kişilerdir. Bunlar, sadece müzik, sinema ya da televizyon dünyasında değil, aynı zamanda sosyal medya ve farklı sektörlerde de karşımıza çıkabilir. Genellikle sert ünlüler, kendi kimliklerini zorlayarak, toplumsal kurallara karşı gelmeyi tercih ederler. Bir kadın, güçlü olmak için “erkeksi” davranmak zorunda mı? Ya da bir adam, duygularını ifade etmek için “sert” bir tavır sergilemeli mi?
İstanbul’un kalabalık sokaklarında gördüğüm her biri kendi kimliğini ifade etmeye çalışan insanlar, bu soruları her gün sorguluyor. Toplu taşımada gördüğüm, kısa saçlı, rahat giyinen bir kadının etrafındaki bakışlardan rahatsız olduğu anları gözlemlemek bana, sert ünlülerin toplumsal normlarla nasıl mücadele ettiğini düşündürüyor. Onlar, bu mücadeleyi halk arasında da bir nevi açığa çıkarıyorlar.
Toplumsal Cinsiyet ve Sert Ünlüler
Toplumsal cinsiyet, sert ünlüler olgusunun en önemli şekillendirici faktörlerinden biridir. Toplumda kadınlardan beklenen zarif, nazik, sakin bir tavır varken, erkeklerden beklenen ise güçlü, sert ve kararında olmalarıdır. Ancak sert ünlüler, bu kalıpları kıran figürlerdir. Kadınların sert ünlü olarak kabul edilmesi, bazen sadece fiziksel güç ve sertlik üzerinden tartışılmaktadır. Ama bence, bir kadının güçlü bir karaktere sahip olması, toplumsal cinsiyet rollerini sorgulayan bir adım olmalı.
Bir kadın, sadece “sert” olmakla kalmaz, aynı zamanda cinsiyet normlarına karşı durarak da sertleşebilir. Mesela, televizyon dünyasında, güçlü bir kadının başarıları ve tavırları genellikle “sert” olarak tanımlanır. Kadınlardan beklenen duygusal yönlerini göstermemeleri, daha fazla maskülen özellikler sergilemeleri istenir. Peki, bu doğru mu? Bir kadının duygusal zekasını bir kenara koyarak, ona bir “sertlik” ya da “güç” tanımlamak, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin başka bir yansıması değil mi?
Bunu, sokakta yürürken ya da bir kafede otururken düşündüğümde, bazen karşılaştığım kadın figürlerinin, kendilerine dayatılan toplumsal normlara karşı durmaya çalıştıklarını görürüm. Belki de o yüzden kadınlar, toplumsal olarak güçlendikçe, onlar hakkında yapılan yorumlar sertleşir, yargılar çoğalır. Bu, birçok sert ünlü kadın figürünün yaşadığı bir durumdur.
Çeşitlilik ve Sert Ünlüler
Çeşitlilik, sert ünlülerin en güçlü yönlerinden biridir. Çünkü sert ünlüler, çoğu zaman heteronormatif, beyaz, cisgender normlara karşı çıkarak, kendi kimliklerini daha görünür kılmaya çalışırlar. İstanbul’da her gün karşılaştığım insanlar, çeşitliliği temsil etmenin ne kadar zor olduğunu çok iyi bilirler. Mesela, bir kadın ya da adam farklı bir cinsel yönelimini ya da etnik kimliğini kabul ettiğinde, hemen “sert” olarak etiketlenir. Hatta çoğu zaman, bu insanlar kendilerine toplumsal olarak dayatılan kimliklere uymadıkları için, sert tepkilerle karşılaşırlar.
Sert ünlüler, görünürlüklerini sadece kimlikleriyle değil, çeşitliliğe dair söylemleriyle güçlendirirler. Bu, cinsiyet kimliği, etnik köken, sınıf gibi birçok faktörle şekillenir. Bu insanlar, toplumu daha kapsayıcı bir yer haline getirebilmek adına, “sert” kalmayı göze alarak, aslında daha adil bir dünyayı kurmaya çalışırlar. Fakat bu aynı zamanda onlar için bir bedel ödemek anlamına gelir. Toplumda sıkça karşılaşılan ayrımcılık, onları daha sert olmaya zorlar.
İstanbul’un sokaklarında, bazen işe gitmek için toplu taşımada, bazen bir kafede arkadaşlarımla otururken gördüğüm insanlar, aslında bu sert ünlülerin hayatlarının yansımasıdır. Her gün, kimliğini ifade etmeye çalışan birinin karşılaştığı zorlukları izlerim. Bir kadın, kendisini ifade edebilmek için nasıl bir yer edinmeye çalışıyorsa, bir erkek ya da başka bir kimlik, bazen daha fazla sertleşmek zorunda kalır. Yani çeşitliliğin kabul görmediği bir toplumda, sert ünlüler olgusu, sadece bir nevi hayatta kalma mücadelesine dönüşür.
Sosyal Adalet ve Sert Ünlüler
Sosyal adalet, sert ünlülerin en güçlü savaş alanlarından biridir. Sert ünlüler, genellikle seslerini çıkararak, adaletsizliklere karşı dururlar. Peki, bu sert duruşları toplumun hangi kesimleri daha çok hisseder? Sosyal adaletin sağlanamadığı bir toplumda, daha çok marjinalleşmiş, dışlanmış ve mücadele eden gruplar, sert ünlülerle özdeşleşirler.
Benim de çalıştığım sivil toplum kuruluşlarında, her gün adalet arayışı içinde olan insanlarla birlikteyim. Sokaklarda, toplu taşımada, bazen işyerinde gördüğüm insanlar, sert ünlüler kadar olmasa da, o sertliklerini kendi hayatlarında taşıyorlar. Bu insanlar, bazen seslerini duyurmak için çok sert bir şekilde duruş sergilemek zorunda kalıyorlar. Eğer sosyal adaletin gerçekten sağlandığı bir toplumda yaşıyor olsaydık, belki de Zerrin Özer ya da Barış Akarsu gibi sert ünlüler, o kadar tartışılmazlardı. Ama bugün, sesini yükseltmek ve haklarını savunmak, sert olmak demek.
Sonuç
Zerrin Özer, Barış Akarsu ya da başka bir sert ünlü figürü ne kadar toplumun kalıplarını yıkmaya çalışsa da, aslında herkesin içinde bir sertlik barındırdığını unutmamak gerekiyor. Toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet konularına duyarlı olmak, sert ünlüleri daha anlamlı kılar. Sert olmak, sadece gücü göstermek değil, aynı zamanda hakları savunmaktır. Toplumun her kesiminden insan, kendi kimliğini ifade etmek için bir sertlik taşıyor ve bu sertlik, bazen onu hayatta tutan en önemli şey oluyor.